Atatürk konulu şiirler

Behçet Necatigil Şiirlerini Nereye Yazardı şiiri Cemal Süreya Behçet Necatigil Şiirlerini Nereye Yazardı şiiri

Renksemez camgöz
Hep arka pencereden baktı,
Orada, oralarda sabah akşam
Solgun ay altında kasımpatı

– Nereye mi yazardı dizelerini
Bir şey çıkmamış biletlerin kenarına yazardı.

Bir kapı mı açılıyor
Hemen menteşeye kayardı gözleri
Küçük ev aletleri kerpeten mengene
Giderek onda alışkanlık yarattı

– Nereye mi yazardı dizelerini
İlaç kutularının üstüne yazardı.

Yazısı 1928 yazısı
Atatürk’ün elyazısı
Ama sıkılganlıktan mı neden
Fazlaca bastırılmış bir yazı

– Nereye mi yazardı dizelerini
Kağıt peçetelere yazardı.

Çiğnediği sözcükler, ağzının kenarında
Salya değil köpük halinde toplanırdı
Ve zarif kemerini örtme duygusuyla
Şal gibi aşağı akardı boyunbağı

– Nereye mi yazardı dizelerini
Plastikten oyuncakların üstüne yazardı.

Koca Barbaros’a karşın
Beşiktaş biraz odur artık,
Küçük bir oda versinler
Kehribar yüzü öylece kalsın

– Nereye mi yazardı dizelerini
Tırnaklarının üstüne yazardı.

Kısa Türkiye Tarihi şiiri Cemal Süreya Kısa Türkiye Tarihi şiiri

I

Şelaleye
Düşmüştür
Zeytinin dalı;
Celaliyim
Celalisin
Celali.

II

Üç anayasa
ortasında büyüdün:

Biri akasya
Biri gül
Biri zakkum.

III

Türkiye’nin adı,
Soyadı yasasından beri
Atatürk adından
Soyutlanamadı:

1930’lu yıllarda
Etitürkiye;

1940’lı yıllarda
Atetürkiye;

1950’li yıllarda
Uditürkiye;

1960’lı yıllarda
Ötetürkiye;

1970’li yıllarda
Atatürkiye;

1980’li yıllarda
Adıtürkiye;

Mavi yolculuklar var bir de
O yunani o güzel yolculuklarda,
Hemen her zaman:
Adatürkiye.

IV

O yıllarda ülkemizde
Ceşitli hükümetlerle
Yetmiş iki dilden
İkisi yasaklanmıştı:

İkincisi Türkçe.

V

Kahvede subay yok,
Bu nasıl iştir.

Hepimiz Bu Yurdun Evlatlarıyız şiiri Aşık Veysel Hepimiz Bu Yurdun Evlatlarıyız şiiri

Bu nasıl kavgalar çirkin döğüşler
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Yolumuza engel olur bu işler
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Birleşiriz bir bayrağın altında
Biz Türklerin ikilik yok aslında
Yanar tutuşuruz vatan aşkında
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Hedef alıp dövüştüğün kardeşin
Seni yaralıyor attığın taşın
Topluma zararlı yersiz savaşın
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Herkes ilim deryasında yüzüyor
Çıkmış ayın çevresinde geziyor
Yazık bize yollarımız uzuyor
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Kitaplar yazılmış nasihat dolu
Birlikte güçlenir gençliğin kolu
Gençliğe emanet Atatürk yolu
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Söyler Veysel sözlerinden vazgeçmez
Bulanık çeşmeden kimse su içmez
Ganadı olmasa kuşlar da uçmaz
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Atatürk Ü Duymak şiiri Behçet Necatigil Atatürk Ü Duymak şiiri

Ulu rüzgarlar esmedikçe
Yaşamak uyumak gibi.
Kişi ne zaman dinç
Dalgalanırsa bayrak bayrak gibi.

Ne var şu dünyada ekmekten daha aziz?
Sürdüğün tarlalara sevginle serpildik,
Ekmek olmak icin önce
Buğday olmak gibi.

Silinir sözlüklerden sen hatıra geldikçe
Cılız sözler: usanmak, yorulmak, durmak gibi.
Kuvvettir yaptıkların her yeni yetişene,
Bir ışık-kaynak gibi.

En yakınlar zamanla fersahlarca uzak gibi;
Bir sen varsın kalacak, bir sen ölümsüz
Daha da yakınsın, daha da sıcak.
Bıraktığın toprak gibi.

Kaç Türk var şu dünyada, bir o kadar susuz:
Hepsinin gönlünde sen, bir pınar bulmak gibi.
Ancak senin havanda sağlıklar, esenlikler;
Olmaya devlet cihanda Atatürk’ü duymak gibi.

Sanatçı’dan Ata’ya Mektup şiiri Gönül Duranoğlu Sanatçı’dan Ata’ya Mektup şiiri

Atam ,Gazi Paşam
1977’den selam ederim, ellerinden öperim
Sual edersen memleketten
Biz ektiğin bereketli tohumlar
Çoğalmadayız bire bin vererekten
Varsa da ayrık otları içimizde
Can vermede devrimlerinin güçlü ellerinde
İnanma kulağına gelenlere
Ağzıkara mı ararsın ülkede
Yok heykellerin kırılıyormuş
Ve de parçalanıyormuş resimlerin,
Yüzgeri edilmiş devrimlerin.
Namus sözü Atam
Andımızda duramazsak eğer
Çiğiltepe’deki albayın gibi nokta koyarız yaşamamıza
Biz Cumhuriyet sanatçıları dünya ağacının dalları
Sen ki bizi tuttun en üst rütbeden üstte
Destanlar yazar, türküler yakarız devrimlerire
Ki yedi iklim dört kuşakta söylene
Karanlığın eli bir heykelini kırarsa eğer
Binbir becerikli aydınlık eller
Daha yücesini yapar onbinlerce
Bir aymaz bir resmini yırtarsa bilinçsizce
Binlerce ışıklı fırça onbinlerce ATATÜRK yapar tükenmeyesiye
“ Rahat uyu sen Atam
İzindeyiz tastamam”
Günü gelir Gazi Paşam
Yüce gönlünün istediğince olacak bu vatan

Atatürk Ün Bir Saati Vardı şiiri Melih Cevdet Anday Atatürk Ün Bir Saati Vardı şiiri

Atatürk’ün bir sözü vardı
Yediveren gül gibi açardı

Atatürk’ün bir atı vardı
Etilerden beri yaşardı

Atatürk’ün bir resmi vardı
Buğday tarlası gibi ağardı

Atatürk’ün bir saati vardı
Durmadı.

Düş şiiri Onat Kutlar Düş şiiri

Bir ülkeye binmişim adım ne bilmiyorum
Irmaktan geçsem gerek kör karanlıktayım
Yapışmış bir yanından bir satrap kıtasına
ülke ve elimde ucu yanık pankart sapıyla
Donuk köylü heykelleri kıyıda ve Atatürk
kara-baba barajının suları durmadan yükseliyor
Uzun sürecek anlaşılan tufan ırmaklar bekleyecek
Denize yol veren dağlar delinecek önce, çocuklar
ve bir kadın sığınmış yorgun kırlangıçların
hüznüyle neden hepsi durmuş bana bakıyor
Neden bakıyor köylüler çocuklar ve sevdiğim kadın?

Oysa bir ülke yutmuş beni ve adım yunusun
şafağına çok yabancı sulardan geçiyorum
Bağırıyor öfkeli babam, “Oraya git!…Oraya git!…”
Gitmeyeceğim işte. Her neyse aklıma koyduğum
“Aldım ve kabul ettim de!…” Hayır, etmeyeceğim!..
Ayağımın altında işte senin çivilerle yazdığın en yeni
ahid, karnından çıkamadığım kala-balık bir gün
dolaştırıp zulmün yedi denizinde senin ölümünle
güneşli bir kıyıya bırakacak beni yanıbaşımda
izinli askerler, köylüler, çocuklar ve sevdiğim kadın.

Maya Meselesi şiiri Abdurrahim Karakoç Maya Meselesi şiiri

Medya her gün cilalar yontulmamış odunu
Soyar, resmini basar ve pazarlar kadını
Kanundan kaçmak için hırsız, hortumcu, haydut
Kendine siper yapar Atatürk’ün adını.

28 Ocak 2006/Vakit

Mukayeseli Tahlil şiiri Abdurrahim Karakoç Mukayeseli Tahlil şiiri

Devletin yufkası, derini yoktu
Despotun sıcağı, serini yoktu
Rejimin yarası, irini yoktu
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Bayram, tarih unutmazdı büyükler
Vatandaşı uyutmazdı büyükler
Yan tutmazdı, kin tutmazdı büyükler
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Yargı bağımsızdı, yargıçlar adil,
Vakta ki çok şeyler edildi tadil
Aşkı yeğ tutardık hırsa muadil
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Medyamız bu denli barbar değildi
Ruh mülevves, surat pancar değildi
İnsanlar insandı, sansar değildi
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Dostlara “can” derdik candan ilhamla
Haramdan korkardık dinden ilhamla
Yarını görürdük dünden ilhamla
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Tek kimlik taşırdık, tek tip değildik
Kendi yurdumuzda garip değildik.
Çeteye, mafyaya sahip değildik
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Devletliler soyamazdı devleti
Dönek piçler oyamazdı devleti
Gözbağcılar boyamazdı devleti
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Ayaktayken ananemiz, töremiz
Düşe düşe pul olmadan paramız
Dindar-laik açılmadan aramız
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Hak-hukuk, insanlık ölmeden önce
Dayatmalar çıkıp gelmeden önce
Seksenlikler umut olmadan önce
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Cuntalar-muntalar yoktu o zaman
Cilalı suntalar yoktu o zaman
Kolalar, fantalar yoktu o zaman
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Saç-sakal, kıyafet yasak değildi
Toplantı-ziyafet yasak değildi
Düşünce, şikayet yasak değildi
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Atatürk’ü sömürmezdi maymunlar
Değerleri kemirmezdi maymunlar
Çalıp-çırpıp semirmezdi maymunlar
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Laiklik kılıncı bilenmemişti
Fikirler çamura belenmemişti
Beyinler bu denli sulanmamıştı
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Sonra mı? . Sonrası kaos, kargaşa
İnmiyor bir türlü kim çıksa başa
Yaya gidiyorduk Van’dan Maraş’a
Daha umutluyduk daha mutluyduk.

Ekran yoktu, erkân vardı eskiden
Damarlarda hür kan vardı eskiden
Ve vebalden korkan vardı eskiden
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Görmezdik mankeni, bilmezdik pop’u
Kızlara vurmazdı polisin cop’u
Kendi kalemize atmazdık topu
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Arızasız dönen çarkımız vardı
Deliden, densizden farkımız vardı
Senfonimiz yoktu, türkümüz vardı
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Millete tepeden bakmazdı rical
Herşeye burnunu sokmazdı rical
Korkutmaz, daraltmaz, sıkmazdı rical
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Kanları uysaldı ihtiyarların
Zimmeti olmazdı iktidarların
İtibarı vardı itibarların
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

Mutluluk mezarda, umut iflasta
Dışımız ateşte, içimiz yasta
Bana sorarsanız en son kıyasta
Daha umutluyduk, daha mutluyduk.

5 Kasım 1999
(Yasaklı Rüyalar)

29 Ekimler… şiiri Sadettin Kaplan 29 Ekimler… şiiri

Kükredi bir yanardağ ve devler dize geldi,
Göklerden zaferlerin müjdesi bize geldi,
Ankara’dan kopan çığ, ta Akdeniz’e geldi;

Haykırdı Başkomutan;
“Türk’ün düşmanı kimler? “
Yürüdü dalga-dalga 29 Ekimler!

Milletim erliğini tüm cihana duyurdu:
“Tek erim kalana dek ele vermem bu yurdu! “
Atatürk, “Cumhuriyet hürriyettir” buyurdu;

Uğruna can verilen vatan; Anadolu’dur,
Yolumuz; Atatürk’ün Cumhuriyet yoludur…

Canını vatanına adayınca bir millet;
Elbette hakkı olur o milletin hürriyet.
Atamızdan bizlere emânet Cumhuriyet

Bu vatan; yere düşen canların bedelidir,
Bayrak; uğruna akan kanların bedelidir…

Biz ki âşinasıyız ezelî hürriyetin,
Ebedî bekçisiyiz nazlı Cumhuriyetin,
Bilmelidir tüm cihan bu kahraman milletin

Bükülmeyen koludur 29 Ekimler,
Atatürk’ün yoludur 29 Ekimler

10 Kasım ve O şiiri Sadettin Kaplan 10 Kasım ve O şiiri

Sert esiyor hıyabanda bu rüzgâr,
Yüzyıllar eriyor bir gün içinde.
Bu sabah havada bir gariplik var;
Dolmabahçe yine hüzün içinde…

Devin avucunda küçük karınca,
Devleşir, dağ gibi umutlarınca…
Atatürk güneşi ufku sarınca;
Eğriler düzelir düzün içinde…

O nurla karışık onur yağıyor,
O aydınlık karanlığı boğuyor,
Geleceğin güneşleri doğuyor
O masmavi gökçe gözün içinde…

O, gönülde sönmeyen bir köz gibi,
Çağlar ötesini gören göz gibi,
Suskunluğu yorumlayan söz gibi;
Binbir anlam o bir sözün içinde…

Bayrağım göklere al-al gelince,
Yıldızın yanına Hilâl gelince,
Düşünce ufkuna Kemal gelince;
Kabuklar yok olur özün içinde…

23 Nisanlarda… şiiri Sadettin Kaplan 23 Nisanlarda… şiiri

Dağıl, ey göklerimi bürüyen gam bulutu!
Ölüm yağdıran öfken yıldırmaz bu umudu…

Bu umut gökler gibi bir çift gözde parladı;
“İlk hedef Akdeniz’dir” diyen sözde parladı.

Bu umut damlacığı oldu her çölde vaha,
Bu özge bir güneşti doğacak her sabaha.

Bu umut egemenlik, özgürlük umuduydu;
Görmeyen onu gördü, duymayan onu duydu

Bu umudun açtığı gözlerde uyku olmaz,
Bu umudun girdiği yürekte korku olmaz! ..

* * *

Ya kahrolup yitecek, ya var olacaktı Türk;
“Ya istiklâl, ya ölüm” buyurmuştu Atatürk…

Destan gibi dinledi tarih bu şanlı sesi,
Dindi tüm mazlumların dinmeyen inlemesi…

Şimdi bekçisiyiz biz özgürlüğün, barışın;
Önündeyiz uygarlık denen zorlu yarışın.

Ey Asyalı çocuklar; Afrikalı çocuklar;
Bu bayramda sizin de sevinme payınız var.

Bu bayram karanlığa doğan gündür, uyanın!
Atatürk’ten size de selamlar var, inanın…

Her gün yeni bir güneş doğup batar ardarda;
Bu güneş ki; hiç batmaz Yirmi Üç Nisanlarda…