// göz kamaştırmayan bir adamın tedirginlikleriydi beyaz // -enis akın-
karşılama / sera
ne dokunaklı bir adın var ne de varsın
doğmamış kızımın adı konmamış kızımın
daha bir ebeveyn projesi olmamış
sadece bir beyazlık fikri, hafiflik, karışıklık
kızının yürüyüşünde devam eder bir anne
-şimdi hangisini esas alalım-
bir var doğmamış kızlar yürür rahminde
bir var adı konmamış –ona bir an sera diyelim- tavırların
sadece bir beyazlık fikri, hafiflik, karışıklık
büyümek
bugün siyah, üzgün bir parsla konuştum; dişi
otel odasında, pençelerine çoraplarını giyip
komidindeki incil’e bakıyordu
onu öpmeliyim dedim içimden
onu savunmalıyım
kitap’ta bunun bir tarifi olmalı
büyüdüğünü böyle şeylerle anlıyorsun biraz da
büyürken
normalde elbiselerin yırtılması düğmelerin kopması gerekir
sihirliymiş gibi elbiseler de büyüyor
ne yapacağını bilemiyorsun
sadece beyaz, hafif bir düşünce
siyah, üzgün bir parsı görünce hissediyorsun
onu savunmalıyım
elbiseleri yırtarak düğmeleri kopararak büyünmezmiş
çocuk resimlerindeki okul hiç tatile girmezmiş
aklımda bir resim var
beyaz gömlekli, büyümemiş, akşamdan yakşıklı
görmedim beyazın dışına çıktığını aklım da görmedi
tanrı borsayı korumasın başka şeyleri korusun
kaçak bir huzurevinde cinayet işlenmiş
hangi tepkiyle bileceğimi bilemedim
beni korusun
bir ölüden daha cool olabilir misin
ölüler beni serinliğe yakıştıramaz
yakıştırır: olamazsın
neyi tartışıyoruz o halde; en baştan başlayalım
bazı güzel gözleri oluyor, gözlerini terk ediyorlar
bir gün buluşalım, gözlerimiz olmasın
üzülürken saçların hızlı hızlı uzuyor olsun
asıl sorun kendimiz olurken çıkan patırtı
kulaklarımız da olmasın
bir daha düşündüm de
kendimiz konusunda şaka yapmamalıyız
aramızda kalsın ama hiçbir şey aramızda kalmayacak
aramız diye bir yer yok
bunu bir adres tarifinde kullanamazsın
halklar dev kulaklarıyla her şeyi
istediğin kadar fısıldayarak konuş
hangi tepkiyle bileceğimi bilemedim adı su parası olan bir ödeme var
veznede bir su perisi olacağını umuyorum
sıra beklemezsen periyi görebiliyorsun
yirmi lira yetmiş beş kuruş
bu yirmi bu da yetmiş beş
veznedar gizli gizli kimseye benzemiyordu
nedense fazla şüpheciyim böyle konularda
sorular tek elle cevaplar iki elle yapılır
neden ama
sonuç
şiire sonuç yazacak kadar
bir yüzyıl daha yetecek kadar iyiyim
peşin, nakit, dekontuyla
bir çizgi filmdeymişim, kendinden desenli, sevinçli
düşünürken böyle böyle
kütahya yolunda yaşlı bir adam gördüm
otostop yapan bir imparatorluğa benziyordu
Bir yanıt yazın