Sen’i özlüyorum: baktığım en uzak yerin yankısı bu. aczim damarlanıyor. gücümün yetmediğine yeniliyorum. Sana yenilmek kadar güzel bir şey yok. beni durmadan mağlup et. beni durmadan mağlup et, Sen’in durmadan galip geldiğine şahit olmak bana aşk. benim kazanmam diye bir şey yok… ben diye bir şey yok… diye bir şey yok… bir şey yok… şey yok… yok… …
Sen’i anlıyorum: yaktığım en yalancı türkü bu. aczim damarlanıyor. bütün faniliğim aklımdan! unutan her yanımdan beşeriyet fışkırıyor. yaptığım hataların yenileri yolda. hala mı ben? uçaklar uçuyor diye mi? gemiler yüzüyor diye mi? oğlum olan, beni baba kıldı diye mi? tufan koptuğunda Nuh’un oğlu boğuldu. dağlar alçaldı. benim anladığım; o sular çekildikçe konuşur… beni bağışla… bağışla… …
Sen’i seviyorum: bundan büyük lütuf -bilmiyorum! – var mıdır bana? aczim damarlanıyor. şans verdin, göz gördü. gözün gördüğü göze şükrü göstersin. şükür dilden geçsin yüreğe. dilin söylediği dile, gözün gördüğü göze, yüreğin attığı yüreğe… hep Sen’i şükretsin. şükür şükre şükretsin. şükrü şükreden şükür şükre şükretsin. şükrü şükreden şükrü şükreden şükür şükre şükretsin. şükür…
Bir yanıt yazın