günler güz yanığı
sonsuza giden raylarda gümüş
kum susan çöller gibi
yalana buyruk akıyor
bıkıyor zaman…
senin maviliğinden eser yok
haki yeşil bir yaz
ve tel örgülerde
karanfil ölüleri…
bazı salak kuşlar
konduğu pencerelere tutsak
yalan yanlış konmalara zemin
haki yeşil bir yaz
hasret mavisinde karanfil ölüleri
önünden tren geçen hemzenin hayat
duran zaman
esneyen saatler
amaçsız bir bit yarışı
yürüdükçe uzayan
koştukça beton yollar
ve yollarda
karanfil ölüleri…
limanlarında denizsiz yaşanan
ezan vakti küheylan
kuşluk vakti beyinsiz bir şehir
diken biriktiren bir koleksiyoncu
ve gül kokumsuz çim bahçelerde
karanfil ölüleri…
bezgin çamurlarda
nefsi müdafadır bir tozun direnişi
kimsenin bikinisini çıkarmadığı
haki yeşil bir yaz
ve yarasına işeyen kırık haziran makamında
erotik
karanfil ölüleri…
sormadan konuşan ahmak
yalan değil gölge değil iz hiç değil
sanal bir serinliğe sığınan
çağıl çağıl bir nehir bile değil
çağlayan diliyle ırmamak
ve ırmaklarda
karanfil ölüleri…
yaprağına kırmızı
kıvrımına şarkılar
dallarına suskun bir hayat öpücüğü
ve haki yeşil bir yaz içre yazılan
sıkkın şiirlerde
karanfil ölüleri…
Bir yanıt yazın