Kırmızı çizgilerimiz vardı
Asker-sivil üstüne titrerdik
Çok çok uzak ülkelerden
Mekanik dinozorlar geldiler
Kırmızı çizgilerimizi sildiler
Kesiliverdi sesimiz soluğumuz
Ucuz gittik ucuz…
Musul dedik Kerkük dedik
Esaret kabul etmez Türk dedik
Meğer ki Türkmenler bizden kof
Biz Türkmenlerden kofmuşuz
Dönüp geriye bakınca gördük
Birbirimizden yıllar önce kopmuşuz.
Hani Iraklı Kürtlere
Devlet kurdurmayacaktık
Onlar bile devletlerini kurdular
Bizi can evimizden vurdular
Melül mahzun gerilerden baktık.
Kayboldu kırmızı çizgilerimiz
Çuvallar dolusu boyalarımız soldular
Çuvallar dolusu adam oldular.
Kıbrıs’ı da kaybederiz bir gün
AB’nin beklediği gündür bugün
Böbürlenmemize hiç gerek yok
Kıbrıs’ta Rumların nüfusu
Türkiye’nin nüfusundan çok
Öyle ya
Sayısal değil, siyasal ağırlık önemli
Yeşil hat, kırmızı hat seraptır
Bence akıbetimiz haraptır.
Şimdi Şirak vuruyor ensemize
Yarın Merkel vuracak
Gideceklerin vurdukları gibi
Gelenler de teker teker vuracak
Bizde bu ense
Onlarda bitmeyen kin
Herkes engel çıtasını yükseltecek
Atlaya atlaya dermanımız kesilecek.
Derken
Biz burda birbirimizi yerken
Sevinip arkamızdan gülecekler.
Ne kaldı şurada iki bin yirmiye
Bekleyeceğiz geldi, gelecek diye
Bataklıkta yüzülmez ki
Bu düğüm maksatlı atılmış düğüm
İlelebet çözülmez ki
Koyu kırmızı bir çizgi daha çekeriz
Yani muhtemelen
O çizgiyi de ayaklarıyla silerler
Belki de gideni aratır gelen
Yoğun uykular arasında rüyalarımız
Nasıl uçup giderlerse
Öyle gidecek AB sevdamız.
Herkes dışarıya kör sağır
İçerde çekilen çizgilerimiz var
Kalınlaşıyorlar ağır ağır
Bizim ancak bize yetiyor gücümüz
Yâ Rab nedir suçumuz?
Kim sardı başımıza bu sevdayı
Yok mudur bunun hiç kolayı?
Belki var, belki yok
Amma çok bekleyeceğiz çok.
Umut, dağlar ardındaki sevgili
Çözülür elbette sabrımızın dili
O güne az kaldı az
Arzuhalci sen böyle yaz.
09 Ağustos-2005/Vakit
Bir yanıt yazın