Eğilir al eteğine Elhamra’nın bir gül
İçmek için unutulmuş baharını Babil’in
Soğuk bir kan pıhtısıdır avucunda Kabil’in
Aşksız aygırlığı kısraklayan tül
Nerde Habil
Bu kaçıncı gözleri oyulmuş Ebabil
Son rüzgâr ilkbaharın çözüp son düğmesini
Kişner som şehvetini Endülüs’ün ensesine
En kurak sevda çölünde ıslatarak sesini
Düğümler söylenmemiş türkülerin sesine
Terledikçe her gece Endülüs’ün ensesi
Çıldırır son çığlığı taşıyan tren sesi
Yürür ilk mezarlığa açısız adımlarla
Ölümün son nefesini öpmek için fil
Nice uykudur bu nerde İsrafil
Asma bahçe değil bu çorak tarla
Nerde Babil
Bu kaçıncı gözleri oyulmuş Ebabil
Bir yanıt yazın