Isınan toprak, göğün ormanı, ormanın
kışları, yıldızlar ve ay, gümüş pullu
balıklar, hepsi ama hepsi yan sokakta
oturan, kırık kaldırım taşlarını geçip
denize yürüyen gövdenle barışık.
Biliyorsun, gölgeler var oluşun ya da
kayboluşun tersi ve yüzü.
Uzaktan
ardıçkuşu ruhunu dinliyor. Acı, ruhunda
dinleniyor. Bıçkınlanmış dalın ya da
insanın düşüşü ya da kurtuluşun
tükenişi örene çeviriyor denizi.
Oturduğun yerden doğruluyorsun. Senden
önde yürüyor ruhun toprağa taşlara.
Bir yanıt yazın