Zaman dörtnala koşan atların yelesinde
Dök eteğinden taşları Şahmaran
Dem bu demdir
Kanat sevda türküsünü dudaklarımda yine
Aşk alevden elleriyle gülü okşayan erdemdir
Zaman son yapraklara son çığlığı asan yelde
Kanlı dudaklarınla ıslat son ıslığımı
Dem bu demdir
Söndür firûze kanatla hüznün isli çırasını
Aşk zaten elemdir
Zaman kirişi kopan yaydan fırlayan son okta
Yırt yakası açılmamış arzuların gömleğini
Dem bu demdir
Bir gülüşünle bağrımda bin yara açsan ne çıkar
Aşk her yaraya merhemdir
Zaman kayan yıldızların son ışığında ey akrep
Zehirli kuyruğunu sok gözüne gecenin
Dem bu demdir
Bir engerek geçir damarlarımdan
Bana ruhumu emdir
Zaman kor dudaklarda donan bir damla kanda
Vuslat kıyamete kaldı hasret kıyamet gibi
Dem bu demdir
Gönder ejderhalarını yüreğimin çölüne
Ya soksun aşkı içimde binlerce karayılan
Ya beni içimdeki kuyudan çekip çıkar
Şahdamarımdan giren şehlâ engereklerin
Eteğini öptükleri ateşi
Ya ateş söndüren bir suya döndür
Ya beni çek suya uygun biçime
Şâh-ı Mâran nerelerdeydi aklın
Bunca zehri akıtırken içime
Pullanıp bengisular dökünse de Camsâb
Aşk onulmayan veremdir
Zaman zülüflerinin zemheri ayazında
Buz gibi kollarında ısıt beni Şahmaran
Dem bu demdir
O karanlık kuyuda yokluğa yak gönlümü
Varlığım aşka gemdir…
Bir yanıt yazın