Bir yasak meyveydi bölüştüğümüz
O kıvrak yağmurlarında yorgun ikindilerin
Hoyratça paylaşılırken en sıcağı sevdaların
En soğuk ateşlerdi üşüyen payımızda
En deli gönlümüzde göverirken gökyüzü
En ıslak gökkuşağıydı gerilen yayımızda
Tırnaklarımızla soyduk o en yasak meyveyi
Kabuklarını vereceğimiz kısrak yoktu
Ve tek bir okum vardı nicedir sadağımda
Çuvala sığacak mızrak yoktu
Bir elmalı pastaydı buluttan çıkan güneş
Sen gökçe bir gülüşe geçirirken yüzünü
Aşk notasız bir şarkı ten kelimesiz şiir
Arzu ecellere denk vuslat ölümlerle bir
Son dönemecindeydik ikide bir olmanın
Yarısını sen yedin daldaki tek elmanın
Ben öbür yarısını
Hâlâ bütündü elma zirvedeki o dalda
Can rengine boyadı gözlerim bu masalda
Denizin mavisini sahranın sarısını
Sonra başladı nedamet yağmurları
Nedimesinden hâmile kalırken Kleopatra
Kertenkele kuğuyla kıydı muta nikâhı
Çöller bir damla yaştı Leyla’nın gözlerinde
Tutuştu hançeremde Mecnun’un dinmez ahı
O alev ummanında gök titrerken derinde
Az daha işliyorduk biz o ıslak günahı
Ve sustu gönlümüzün göklerinde çan sesi
Uyandı uykusundan mor sabahlıkla zaman
Kumruların duaya durduğu kutlu andı
Ben anadan üryan deli
Sen babadan kızoğlan kız
Uzattı gökkuşağı gönlümüze birer dal
Her dala bir kök düştü
Gökten düşmedi üç elma biterken masal
Elmadan başımıza yekpâre bir gök düştü
Bir yanıt yazın